Serbest, milletlerarası özel hukuk alanında uzmanlaşmış olan seçkin bir hukuk bürosudur. Bireylere, ailelere, işletmelere, hükümetlere ve uluslararası kuruluşlara avukatlık hizmetleri sağlamaktadır. Alanında 25 yılı aşkın deneyime sahip uzman Avukatlardan oluşan ekibimiz, pek çok alanda ve sektörlerde kişisel dokunuşlarla avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Tarafsız, bağımsız ve akademisyen kökenli arabulucularımız ve tahkim hakemlerimiz ile arabuluculuk ve tahkim hizmetleri de sağlamaktayız. Özel hukukun her alanı ile ilgili tüm sorularınız, ihtiyaçlarınız ve talepleriniz için bizle irtibata geçebilirseniz.
New York Sözleşmesi''nin 2. Maddesinin Tahkime Uygulanacak Hukuka Etkisi Nedir? Tahkim, tarafların kendi seçtikleri hakemler aracılığı ile aralarında meydana gelen hukukî uyuşmazlıkları, yine kendilerinin seçtiği hukukun uygulanması suretiyle çözdükleri bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Tahkim yolu ile uyuşmazlığın çözümünde taraflar, devlet yargılamalarından farklı olarak, yargılama yapacak kişiyi yani hakemi veya hakemleri bizzat kendileri seçmektedirler. Tahkim yargılaması yine devlet yargılamasından farklı olarak taraflara zaman kazandırmakta, tarafların uyuşmazlığı “gizli” olacak şekilde kendi aralarında çözmelerini sağlamakta, böylece taraflar, ticarî sırları ifşa olmadan tabiri caizse kendi içlerinde, kimseye duyurmadan uyuşmazlıklarını çözümlemektedir. Tahkim yargılaması sonucunda ortaya çıkan karar, taraflar yönünden bağlayıcı olmakta ve tüm bu özellikleri düşünüldüğünde de özellikle uluslararası ticarî uyuşmazlıkların çözümünde en çok tercih edilen yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Uyuşmazlıkların çözümünde tahkimin serbest bir yargılama oluşu, bağlayıcılığı, gizliliği, zaman yönünden sağladığı avantajları, modern zamanlarda bu yargılamanın tercih edilmesini sağlamış ve tahkim bugüne kadar büyük gelişim göstermiştir. Bu gelişim sürecinde, tahkime duyulan ilgi ve tahkimin avantajları sayesinde tahkim yargılamasının ne şekilde yapılacağı, tahkim yargılamasının usulünün ne olacağı, tahkim yargılamasına hangi ülkenin hukukunun uygulanacağı gibi çok temel ve çok önemli konuların düzenlenmesi ve uluslararası tahkim yargılamasında taraflar arasında yeknesaklığın sağlanması ihtiyacı doğmuştur. Bu düzenlemelerin her biri zaman içinde gelişim göstererek pek çok ülkede kurumsal tahkim merkezleri kurularak taraflara seçim hakkı tanınması sağlanmıştır. Bu ihtiyaçlar doğrultusunda, Öncelikle 1966 yılında Birleşmiş Milletler bünyesinde, Birleşmiş Milletler Milletlerarası Ticaret Hukuku Komisyonu (United Nations Commission on International Trade Law – UNCITRAL) kurulmuştur. UNCITRAL, kendi çalışma tekniklerini yasa hazırlama, sözleşme hazırlama ve açıklama yapmak olmak üzere üç temel başlıkta toplamıştır. UNCITRAL, tahkim uygulamasını tercih eden taraf ülke vatandaşlarının uygulamalarında yeknesaklığın sağlanması için UNCITRAL Model Kanunu’nu 1985 yılında hazırlamış ve 2006 yılında yapılan değişiklikler ile UNCITRAL Model Kanunu güncellenmiştir. Bu Model Kanun, ülkelerin kendi ulusal mevzuatlarının düzenlenmesinde büyük önem taşımış ve taşımaya devam etmektedir. Günümüzde gelinen noktada her ülke kendi kurumsal tahkim merkezlerini oluşturmuş veya oluşturmakta ve kendi model kanunları ile yol gösterici olarak tahkim uygulamasına yardımcı olmaktadır. Amerika Tahkim Merkezi (AAA), Dünya Fikrî Mülkiyet Organizasyonu (WIPO), Alman Tahkim Merkezi (DIS), Londra Deniz Ticareti Hakemleri Derneği (LMAA) bu kurumsal tahkim merkezlerinin başlıcalarıdır. Yabancı Hakem Kararları’nın Tanınması ve İcrası Hakkındaki 1958 tarihli New York Sözleşmesi ise yabancı veya yerel olmayan hakem kararlarının üye ülkelerin iç hukuklarında ayrıma tabi olmaksızın uygulanmasının sağlanması amacına hizmet etmektedir. New York Sözleşmesi, tahkim yargılaması nerede yapılmış olursa olsun, yargılamanın taraflarının hakem kararını uygulamak istedikleri ve sözleşmeye taraf olan ülkede icrasının sağlanmasına ilişkin esasları düzenleyen bir sözleşmedir. Milletlerarası tahkime konu bir uyuşmazlık sonucu alınan her karar ancak New York Sözleşmesi''nin uygulanması ve kararın taraf ülke devletinde tenfiz edilmesinden sonra o ülkede icra edilebilmektedir. Özetle, New York Sözleşmesi de hakem kararların tenfizi ve icrasında uygulanacak prensipleri düzenlemektedir. Özellikle tahkim sözleşmesinin şeklî geçerlilik şartının New York Sözleşmesi''nin II. maddesi ile birlikte değerlendirilmesi ve tahkim sözleşmesine uygulacanak hukuk konularının ele alınması gerekmektedir. Bu iki konunun beraber değerlendirilmeye alınmasının sebebi tahkim sözleşmesinin şeklî geçerliliğine uygulanacak hukukun, aynı zamanda tahkim sözleşmesine uygulanacak hukukla da ilişkili olması ve uygulamada tarafların uyuşmazlığın esasına uygulanacak hukuku seçtiklerine çok sık karşılaşılmakla beraber, tahkim sözleşmesine uygulanacak hukuku seçmemeleridir.
Globalleşen dünyada teknolojinin de büyük bir hızla gelişmesiyle birlikte çeşitlenen ve karmaşıklaşan ticarî ilişkiler ve bu ilişkilerin doğurduğu hukukî uyuşmazlıkların çözümü de giderek zorlaşmaktadır. Tarafların uzayan ve yetersiz kalan millî dava süreçlerindeki ticarî kayıpları ise tahammül edilemez hâle gelmiştir. O kadar ki, uyuşmazlığın çözümü için dava yoluna başvuran tarafın uzayan dava süreci sonunda elde edeceği nihaî sonucun, hiçbir zaman uyuşmazlık ile doğan zararı tamamen karşılaması mümkün olamamaktadır. Diğer yandan tahkim yargılamasının gizliliği, tarafların hakemleri ve yargılama usulünü serbestçe seçebilmesi gibi avantajlar da uluslararası ticarî ilişkilerde tahkim sisteminin giderek daha fazla tercih edilir hâle gelmesini sağlamaktadır. İşte uluslararası ticaret ve hukuk dünyasında bu kadar önemli hâle gelen tahkim kurumunun kalitesi ve başarısı ile tahkimden beklenenlerin gerçekleşmesi de büyük oranda hakemlere bağlıdır. Bu nedenle uyuşmazlığı çözüp karara bağlayacak olan hakemlerin seçimi de tahkim sisteminin çok önemli bir aşaması olup hakemlerin seçimi ve tayininde hangi uluslararası düzenlemenin neyi öngördüğü, tarafların hakem seçimini nasıl yapacakları ve dikkate alınması gereken hususları bilip doğru uygulamaları bu noktada elzemdir.
Tahkim Yargılamasında ve Türkiye''nin Tahkim Yeri Olarak Seçilmesinde Nelere Dikkat Edilmelidir? Hukukî uyuşmazlıkların devlet mahkemeleri aracılığıyla çözümlenmesine alternatif olarak taraflar arasında bir tahkim anlaşmasının yapılmasıyla hakem veya hakem kurulu aracılığıyla çözümlenmesi de mümkündür. Söz konusu tahkim anlaşması, yargılamayı gerçekleştirecek hakem veya hakem kurulunun yetkisinin dayanağını oluşturmaktadır. Böylece devlet mahkemelerinin yetkisi, tarafların iradesi ile kaldırılmış olmaktadır. Taraflar, aralarında herhangi bir konuda sözleşme akdetmiş ve bu sözleşmelerin maddelerinden birinde sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların hakemler aracılığıyla çözümleneceğini kararlaştırmışlarsa bir tahkim şartının varlığından bahsedilir. Buna karşılık taraflar, aralarındaki herhangi bir uyuşmazlığın hakem aracılığıyla çözümlenmesi için ayrı bir sözleşme akdetme yoluna da gidebilirler. Bu anlaşmaya ise tahkim anlaşması denir. Tahkim yolu ile uyuşmazlıklar, yargılamanın devlet mahkemelerince gerçekleştirilmesine nazaran daha hızlı çözüme kavuşmaktadır. Ek olarak, özellikle dava esas değerinin yüksek olduğu durumlarda, taraflar, daha az yargılama masrafı ile karşılaşmış olurlar. Tahkimin çözüm yolu olarak seçilmesinin önemli faydalarından biri ise, tarafların, uyuşmazlığın uzman hakemler ile çözülmesi şansını elde etmiş olmalarıdır. Tahkim yargılaması yapılacaksa, tahkim şartının veya tahkim anlaşmasında yargılamanın hangi usule göre yürütüleceği, yargılamanın aşamaları ve yargılama usulüne uygulanacak kurallarının belirlenmesi gereklidir. Türkiye’nin tahkim yeri olarak seçilmesi durumunda esas alınacak iki temel düzenleme ise 4686 Sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (MTK) ile taraflarca seçilen kurumsal veya ad hoc tahkim kuralları olacaktır.